Üçüncü Türden Bir Ahlak Argümanı – Alexander Pruss

/
698 Okunma
Okunma süresi: 3 Dakika

Teizm için en yaygın kullanılan ahlaki argüman teizmin diğer teorilere kıyasla ahlaki gerçeklerin varlığıyla (genel olarak ahlaki gerçekler ya da ortada yükümlülükler olduğu tarzında daha spesifik türden ahlaki gerçekler) daha iyi uyum sağladığıdır. Genellikle, her zaman olmasa da, bu argüman ilahi buyruk teorisiyle birleştirilir.

Daha nadir görülen bir diğer argüman ise teizmin ahlaki gerçekleri nasıl bildiğimiz yönündeki açıklamasının diğer teorilerden daha iyi olduğudur. Bu argüman, eğer naturalizm ve evrim doğruysa o zaman ahlaki inançlarımız doğru hatta güvenilir olabilir ancak bir bilgi olmaz şeklinde evrimsel çürütme argümanıyla birlikte kullanılmaya yatkındır.

Ancak kişinin kullanmak için pek felsefi çevrelerle tanışıklığını gerektirmeyen – popüler olduğundan şüphelensem de – üçüncü türden bir ahlaki argüman daha vardır ve neden ahlaki inançlara sahip olduğumuzu teizmin daha iyi açıkladığını söyler. Felsefi çevrelerde bu argümanla pek karşılaşmıyor oluşumuzun nedeni muhtemelen ahlaki inançların açıklanmasında akraba seçilimi ve/ya da kültürel seçilim gibi evrimsel açıklamaların oldukça makul görünmesidir. Bizim gibi zeki sosyal hayvanlar gizli işbirliği karşıtı bencilliği yıldıracak türden ahlaki inançları benimseyerek grup olarak fayda elde eder.

Bu yazıda üçüncü türden ahlaki argümanı iki şekilde kurtarmayı hedefliyorum. İlk olarak, ahlaki inançlar gizli bencilliği yıldırmak için kullanılabilecek birçok çözümden yalnızca birisidir. İşte diğer üç çözüm:

  • işbirliğini tercih etmeyen bireyler için kesinlikle istemeyecekleri türden reenkarnasyon sonuçlarını içeren doğal karma yasasına inanmak
  • işbirliğini tercih etmeyen bireylerin ilahi varlıklar tarafından yargılandığı ve kesinlikle istemeyecekleri sonuçlar doğuracak bir tür ahiret inancı
  • işbirliğini tercih etmeyen bireylerin ilahi varlıklar tarafından yargılandığı ve kesinlikle istemeyecekleri sonuçlar doğuracak bir tür ahiret inancına 1/2 oranında duyulan bir güven (Pascal’ın Bahsi)

Bu üç seçenek kişiyi işbirliğinin sağduyulu olduğu ancak ahlaken gerekli olmadığı düşüncesine itebilir. Bunun da ötesinde, muhtemelen bu seçenekler ahlaki gereklilik hakkındaki inançlara göre işbirlikçi davranışı sağlamak için daha güçlü etkenlerdir. Yine de kuşku yoktur ki yukardaki ilk iki seçenek karma yasalarının ya da ahiret yargılamasının parçası olarak ahlaki inançlara neden olabilir.

Önemli ahlaki gerçeklerin olduğunu varsayalım. Yine de, P ( ahlaki inançlar I naturalizm ) 1/2’yi aşmayacak. Bir diğer yandan, P ( ahlaki inançlar I Tanrı) daha yüksek olacak çünkü ahlaki gerçekler tam da Tanrı’nın buna olan inancımızı garantilemesini bekleyeceğimiz türden şeylerdir (evrimsel araçlar yoluyla mesela). Sonuç olarak, ahlaki inançların gerçekliği naturalizm yerine teizm için bir kanıt olacaktır.

Ahlaki argümanı kurtarmak için sunacağım ikinci yaklaşım daha derin ve bana kalırsa daha ilginç. Dahası, ahlaki alanın dışında da işliyor. Bu yaklaşım diyor ki ahlaki inançlar için şart koşul ahlaki konseptlere sahip olabilmektir. Ancak ahlaki konseptlere sahip olabilmek ahlaki özelliklere semantik bir erişim gerektirir. Bizim en iyi naturalistik teori referanslarımız nedenseldir ancak çağdaş naturalizmdeki ahlaki özellikler (mesela Plato’nun ya da Aristoteles’in görüşlerine karşıt olarak) nedensel olarak durağandır. Yine de, teizm ahlaki özelliklere olan semantik erişimimizi uygun bir şekilde karşılayabilir. Ahlaka yönelik iki ana teistik yaklaşım ahlakı Tanrı’ya ya da Aristotelesçi teleolojiye dayandırır. Aristotelesçi teleoloji ahlaki özelliklerle nedensel bir bağlantımızın olmasına izin verir – ancak sonrasında Aristotelesçi teleolojinin kendisi de teleolojik özelliklerimiz için bir açıklama ihtiyacı duyar ki bunu sağlamaya en çok teizm uygundur. Ve ahlakı tanrıya dayandıran yaklaşımlar Tanrı’ya ahlaki özelliklere doğrudan bir semantik erişim verir ki Tanrı bu semantik erişimi bize sağlayabilir.

Bu epistemik ve estetik gibi diğer türden normativitelere de genelleştirilebilir: teizm sorgudaki özellikler için nasıl semantik erişime sahip olduğumuz yönünde bir açıklama sunmak için diğer teorilerden daha uygundur.


Alexander Pruss- “A third kind of moral argument”, (Erişim Tarihi: 25.11.2020)

Çevirmen: Yiğit Aras Tarım

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Descartes Neden ‘Hissediyorum Öyleyse Varım!’ Demedi? – Recep Sefa Kaya

Sonraki Gönderi

Metafizik – Peter van Inwagen (Stanford Encyclopedia of Philosophy)

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü