Erdem Etiği – David Merry

/
2267 Okunma
Okunma süresi: 10 Dakika

Ahlaki açıdan tanıdığınız en iyi kişiyi düşünün. Bu kişi bir arkadaş, ebeveyn, öğretmen, dini lider, düşünür veya aktivist olabilir. Aklınıza gelen bu kişi, muhtemelen iyilik sever, cesur ve bilgedir; açgözlü, zalim veya aptal değildir. “Karakter özellikleri”nin ilk kısmında yer alanlar (iyiliksever, cesur vb.) erdemlerdir ve ikinci kısmında yer alanlar ise (kibirli, açgözlü vb.) ahlaki kusurlardır. Erdemler insanların iyi olma biçimleri; ahlaki kusurlar ise kötü olma biçimleridir. Bu yazı, erdemler ile ahlaki kusurları, kim olmamız ve ne yapmamız gerektiğini anlamak için odağına alan bir teori olarak erdem etiğini incelemektedir.

Oz Büyücüsü’nün ana karakterlerinin her birinin bir kusuru vardır fakat birlikte daha erdemli olmaya çalışırlar.

1. Erdem ve Mutluluk

Erdemler, kusursuz karakterin sahip olduğu özelliklerdir. [1] Nasıl davrandığımızı, nasıl düşündüğümüzü ve hissettiğimizi onlar şekillendirir: Bizi biz yapan onlardır. Erdemler, uzun süreli iyi alışkanlıklar yoluyla edinilirler.

1.1. Eudaimonia

Aristoteles’e göre (MÖ 384-322) erdemler, mutlu olmak adına gereksinim duyduğumuz yegane karakter özellikleridir.[2] Günümüzdeki birçok erdem etiği uzmanı onunla aynı fikirdedir.[3] Bu erdem etikçilerine genellikle, “mutluluk”, “gelişme” veya “refah içinde olma” olarak çevrilen Yunanca “eudaimonia” kelimesinden dolayı “eudaimonistler” denir.[4]

Eudaimonistlere göre mutluluk bir duygudan çok daha fazlasıdır: Başkalarıyla birlikte iyi yaşamayı ve değerli/anlamlı amaçlar peşinde koşmayı da içerir. Bunlar, güçlü ilişkiler geliştirme ve bir aile sahibi olma, adalet için savaşma ve (makul ölçüde hırslı olup) hazdan memnuniyet duyma gibi projelerde başarılı olmayı içerir.[5]

Eudaimonistler, mutluluğumuzun diğer insanların mutluluğunda çok da ayrı bir yerde durmadığına inanırlar. Onların çoğu, arkadaşlarının ve ailelerinin mutluluğunu kendilerinin mutluluğunun bir parçası olarak görürler. Ve bu yaklaşımı yabancılar ile insan olmayan hayvanlar için de genişletebilirler. Aynı şekilde, nedenler veya idealler için de böyle düşünürler: Eudaimonistler adaletsizliğe ve hilekarlığa ortak olmanın kişinin mutluluğunu azalttığına inanırlar.[6]

Şayet Eudaimonistler mutluluk konusunda haklılarsa o halde mutlu olmak için dürüstlük, iyilikseverlik, minnettarlık ve adalet gibi erdemlere ihtiyacımız olduğu fikri oldukça mantıklıdır. Fakat bu, erdemlerin mutlu olmayı garanti altına aldığı anlamına gelmez. Ancak Eudaimonistler, onlar olmaksızın gerçek anlamıyla mutlu olamayacağımıza inanırlar.

Burada kendini gösteren bir sorun, kötü insanların genellikle mutlu görünmesiyle alakalıdır. Örneğin, diktatörler saraylarda yaşarlar, görünüşe bakılırsa bu (onlar için) epey mutluluk verici. Her ne kadar Eudaimonistler bunun mutluluk anlamına gelmediği şeklinde bir itiraz ileri sürebilse dahi çoğu kişi böyle düşünmüyor. Eğer diktatörler mutlu olabiliyorsa apaçık bir şekilde, biz de erdemler olmaksızın mutlu olabiliriz. Bu itiraza yönelik tatminkar bir yanıt sunabilmek, Eudaimonistler’in hala geliştirdiği bir projedir.[7]

1.2. Duygu, Pratik Zeka ve Gelişen Erdem

Eudaimonistler, duyguların mutluluk için asli bir konumda olduğuna ve duygularımızın alışkanlıklarımız tarafından şekillendirildiğine inanırlar. İyi duygusal alışkanlıklara sahip olmak dengede olmakla ilgilidir. Örneğin, eudaimonistler, dürüst insanların bir alışkanlık olarak doğruyu söylemek istediklerini ve bundan zevk aldıklarını savunurlar, fakat bunun yani doğruyu söylemenin tüm öteki şartları göz ardı ederek ileriye gitmemesi gerektiğini söylerler: Başkalarının kusurlarına işaret etmekten zevk alma alışkanlığı bizi arkadaşsız bırakır ve bu dürüstlüğün bir parçası değildir.[8]

Erdem, doğruyu söylemek ile diğer insanların duygularını göz önüne almak gibi birbiriyle sürtüşebilen düşünceleri dengede tutmayı gerektirdiğinden ötürü erdemli olmak aynı zamanda ahlaki kararlar verebilmeyi de gerektirir. Erdem etikçileri bu entelektüel yeteneğe pratik zeka veya bilgelik derler.[9]

2. Erdem ve Doğru Eylem

Erdem etikçileri, nasıl davranmamız gerektiğini veya eylemleri ahlaken doğru kılan yapan şeylerin ne olduğunu anlamak için “erdem”lere başvurabileceğimize inanırlar. Kimi erdem etikçilerine göre, bir eylem ancak ve ancak, belirli koşullar altında erdemli bir kişinin karakteristik olarak yapacağı şey ise ahlaken doğrudur.[10] Erdemli insanlar, nadir olarak ve istisnai şartlar altında yanlış şeyler yaparlar. Ama karakteristik olarak böyle davranmazlar.

2.1. Spesifik Olmak

“Erdemli insanların yapacağı şeyi yapın” ifadesi pek spesifik değil olmayıp geniş anlamlı gibi görünüyor; erdem etiği kuramının gerçekte tam olarak ne yapmamız gerektiğine yönelik bir şey söylemediği konusunda soru işaretleri doğabilir. Bu soru işaretlerini aşabilmenin bir yolu, erdemler ve ahlaki kusurların her biri için “v-kuralları” adı verilen kurallar oluşturmaktır. V-kurallarına dair iki örnek: “İyilik sever olun”, “zalimlik yapmayın.” olabilir. Bu durumda, V-kuralları birçok spesifik durumda bize yola gösterebilir: Sırf birinin duygularını incitmek adına e-posta yollamak zalimcedir o halde bunu yapmayın.[11]

Fakat öyle görülüyor ki erdemler birbiriyle çatışabilir: Bir arkadaşınız yeni partnerinizden hoşlanıp hoşlanmadığınızı sorduğunda, hoşlanmadığınızı söylemek daha dürüstçe olabilir fakat hoşlandığınızı söylemek de daha kibarca olabilir. Böylesi bir durumda erdemli kişinin tam olarak nasıl davranması gerektiğini söylemek güçtür. Erdem etiği uzmanları, diğer etik teorilerin de bu gibi zor koşul veya durumlar bize apaçık bir rehber olmakta zorlanacağı şeklinde yanıt verebilirler.[12]

İkinci olarak; erdem etikçileri, erdemli bir kişinin durum ve olaylara dair nasıl düşüneceğini anlamaya çalışabilirler. Erdemli insanların pratik bir zekaya sahip olduklarını ve başkalarının mutluluğunu umursamayı ve doğruyu söylemeyi alışkanlık haline getirdiklerini unutmayın. Bundan dolayı, verdiğimiz örnekteki arkadaşlığın ne kadar yakın olduğu, partnerin ne kadar kötü olduğu, arkadaşa bu ifadenin ne kadar nazikçe söylenebileceği gibi birçok spesifik ayrıntıyı göz önünde bulundurabilirler.[13] Her ne kadar bu spesifik bir yanıt sunamıyor olabilse dahi, erdem etikçileri bununla, en azından zor olay ve durumlara yönelik nasıl düşünülmesi gerektiğine yardımcı olacak bir model geliştirebileceklerini umuyorlar.[14]

2.2. Nedeni Açıklamak

Erdem etiğinin bize nasıl davranmamız gerektiğine dair ne söylediğini gördük. Ama biz niçin böyle davranmamız gerektiğini de bilmek istiyoruz.

Erdem etikçileri, şayet erdemli insanlara yaptıkları şeyleri niçin yaptıklarını sorarsak bunu açıklayabileceklerine dikkat çekerler.[15] Onların mevut akıl yürütmeleri, kusursuz duygusal alışkanlıklarından ve pratik zekalarından yani erdemlerinden kaynaklanmaktadır. Ve eğer mutlu olmak istiyorsak erdemlerimizi geliştirmeliyiz. Yani bunlar bizim de nedenlerimiz olmalıdır.

Fakat erdemli kişi, gerekçesini açıklarken zorunlu olarak erdemden söz etmeyecektir. Örneğin, “Onun duygularını incitmekten kaçınmak istedim, bundan ötürü de gerçeği nazikçe söyledim” diyebilirler.[16] Eğer durum buysa, o halde erdemden başka bir şey veya erdem olmayan bir şey (bizim örneğimizde, diğer insanların duygularının önemi), eylemin niçin ahlaken doğru olduğunu açıklıyor gibi görünebilir. Fakat bu durumda da, erdem etiğinin merkezinde erdem yerine bu diğer şey yer almalıdır. Erdem etiği uzmanları, bu diğer şeyin ahlaki ağırlığının, hangi karakter özelliklerinin erdem olduğuna bağlı olarak değiştiği şeklinde yanıt verebilirler. Yani, nazik olmak bir erdem değilse başkalarının duygularını önemsemek için ahlaki bir gerekçe veya neden olmayabilir.[17]

3. Sonuç

Erdem etiği uzmanları, mutlu olmak için ihtiyaç duyduğumuz karakter özelliklerine yönelmeyi ve bu kararkter özellikleri üzerine düşünmeyi teklif ederler. Bunun daha sağlam ahlaki kararlar vermemize yardımcı olacağını umuyorlar. Erdem etiği bize her zaman için net yanıtlar sunmayabilir, ama belki de ahlaki belirsizliği kabul etmek bir kusur değildir.

Dipnotlar

  • [1] Başka kişiler, erdemi, erdemi hayranlık uyandıran olarak veya yalnızca iyi karakter özellikleri olarak tanımlayabilir. Erdemin diğer tanımları ve erdem etiğindeki farklı yaklaşımlar için Hursthouse ve Pettigrove’un “Erdem Etiği”ne bakın.
  • [2] Aristotle, Nicomachean Ethics, Book One, Chapter 9, Lines 1099b25-29. Bu yorumlama için bkz. Nussbaum, The Fragility of Goodness, s. 6.
  • [3] Hursthouse, On Virtue Ethics, pp. 165-169, “Virtue Theory and Abortion”, p. 226, Foot, Natural Goodness, pp. 99-116.
  • İncelenmeye değer başka birçok erdem yaklaşımları da mevcuttur. Bunların başlıca alternatiflerden biri, erdemleri hayranlık veya beğeni toplayan karakter özellikleri olarak tanımlayan Hume ve Zagbzebski gibi duygusalcı açıklamalardır. Kimi akademisyenler ise Konfüçyüs etiğinin bir tür erdem etiği olduğunu düşünüyor, fakat bu devam eden bir tartışma, bkz. Wong, “Chinese Ethics.” Ayrıca, John Ramsey’s Mengzi’s Moral Psychology, Part 1: The Four Moral Sprouts’a bakabilirsiniz. Afrika felsefesinde erdem etiğine bakmak için Thaddeus Metz’in The African Ethic of Ubuntu’suna bakabilirsiniz.
  • [4] Hursthouse, On Virtue Ethics, s. 9-10’da, Eudaimonia’nın farklı çevirileri hakkında ayrıntılı bir tartışma vardır.
  • [5] Kimileri böylesi bir erdem yaklaşımını hayret verici bulurlar çünkü erdemin başkaları uğruna kendi mutluluğunu feda etmeyi ve bir aziz veya keşiş gibi yaşamayı ya da gerçekten sıkıcı ve acınacak bir insan olmayı içermesi gerektiğini düşünürler. Burada ‘erdem’ yerine ‘iyi karakter’i göz önüne almak ve böyle düşünmek daha yararlı olabilir. David Hume, eğlenceli bir şekilde; alçakgönüllü olma, bekar olma, sır tutan biri olma ve yalnız biri olma gibi bazı sözde erdemlerin ahlaksızlık olduğunu iddia etmişti. İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma 9.1.’e bakın.
  • [6] Adaletsizliğin herkesin mutluluğuna zarar verdiği fikri, haksızlığa uğrayan insanlara da zarar verdiğini reddetmek anlamına gelmez. Fakat, Eudaimonistler adaletsiz biri olmayı veya başkalarını aldatmayı bizim için kötü olarak görürler.
  • [7] Eudaimonizm’e yapılan bu türden bir itirazın çetrefilli bir tartışmasını okumak için, bkz. Blackburn, Being Good, s. 112-118. Eudaimonistler uzun süredir bu itirazı yanıtlamaya çalışıyorlar. Adil olmanın adaletsiz olmaktan daha faydalı olduğu iddiası Platon’un Devlet’inin ana temalarından biridir. Bu konuya yönelik daha yeni girişimler için, Hursthouse’un Erdem Etiği Üzerine, Bölüm 8’e veya Foot, Natural Goodness, Chapter 7’e bakınız. Ayrıca Kiki Berk’in “Happiness: What is it to be Happy?“sine bakınız.
  • [8] Erdemlerin bir denge bulmayı içerdiği fikrine “ortalama/ortada olma ilkesi” denir. Nikomakhos’a Etik, Book II, Chapter 6, lines 1106b30-1107a5’a bkz. Erdemlerin duygusal boyutlarına dair çağdaş bir yaklaşım için bkz. Hursthouse’s On Virtue Ethics, s.108-121.
  • [9] Aristoteles, Nikomakhos’a Etik’in 6. bölümünde pratik zekayı ele alır. Çağdaş bir yaklaşım için bkz. Hursthouse’s On Virtue Ethics, s. 59-62.
  • [10] Hursthouse, On Virtue Ethics, s. 28-29. Buna bazen nitelikli-fail yaklaşımı da denir. Bazı alternatifler için van Zyl’s “Virtue Ethics and Right Action”’ına bkz.
  • [11] Hursthouse, On Virtue Ethics, s. 28-29.
  • [12] Diğer ahlak teorileri için bkz. Andrew Chapman’ın Deontoloji: Kantçı Etik‘ine ve ve Shane Gronholz’un Sonuçculuk‘una bkz. Okurken, bu teorilerin arkadaşınızın partnerine dair verdiğimiz örnekte size daha güçlü rehberlik edip edemeyeceğini düşünebilirsiniz.
  • [13] Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, 2. Kitap, Bölüm 9, satır 1109a25-30. Hursthouse, Erdem Etiği Üzerine s. 128-129.
  • [14] Erdem etiğinin zorlu ve güç ahlaki kararlarda nasıl uygulanabileceğine dair iki örnek için Hursthouse’un “Virtue Theory and Abortion”, ve Foot’s “Euthanasia”sına bkz.
  • [15] Hursthouse, “Virtue Ethics and Abortion”, özellikle 227, pp. 234-237. “Erdemli bir insanın yapacağı şeyi yap.” ifadesi nasıl düşünmemiz gerektiğini değil, yalnızca ne yapmamız gerektiğini söylüyor olmalı.
  • [16] Bu itiraz Shafer-Landau’nun The Fundamentals of Ethics, s. 272-274’ünde tartışılmaktadır.
  • [17] Ahlaki gerçekler ile erdem ve insan mutluluğuna dair gerçekler arasındaki bu bağlantı için bkz. Hursthouse “Virtue Theory and Abortion”, s. 236-238.

Referanslar


David Merry – “Virtue Ethics“, (Erişim Tarihi: 06.02.2022)

Çevirmen: Taner Beyter

Ankara Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nü bitirdi, Felsefe master eğitimine ise ara verdi. Etik, epistemoloji, din felsefesi ve metafelsefe ile ilgilenir. Evli olup öğretmenlik mesleğine devam etmektedir.   

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Bertrand Russell ve ‘Herkes İçin Felsefe’ Meselesi – Laura D’Olimpio

Sonraki Gönderi

Liberalizmin Babası: Kim Bu John Locke? – Alexander Standjofski

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü