Gelecek Olasılıklarla Oldukça Açık Görünüyor, Ama Öyle mi? – Alison Fernandes

Geleceği düşündüğümüzde, şu anda yaptığımız seçimleri bekleyen durağan olmayan olasılıklar alanı, doğal olarak “açık” gibi görünüyor. Fakat geleceği bu şekilde düşünmekte haklı mıyız?

/
1410 Okunma
Okunma süresi: 6 Dakika

Bazı filozoflar, geçmişe ve geleceğe bakış açımızdaki farklılıkları açıklamanın tek yolunun zamanın belirli “metafizik” bir resmini kullanmak olduğunu savunuyorlar. Bu görüş, zamanın kendisinin geliştiğini ve geleceğin, geçmişten çok farklı temel özelliklere sahip olduğunu kabul ediyor. Örneğin; “büyüyen blok” (growing-block theory) zaman teorisine göre, geçmişte ve şimdiki olaylar vardır ancak gelecekteki olaylar yoktur yani gelecek henüz var olmamıştır. Öyleyse geleceği “açık” olarak düşünmemizin nedeni, henüz mevcut olmamasıdır. Ancak bu metafizik yaklaşımla ilgili birkaç sorun bulunuyor. Öncelikle, bilimle pek uyumlu değil. Temel fizik, büyüyen zaman resmine veya zamanın değiştiği yerin herhangi bir açıklamasına işaret etmez. Fiziğin bakış açısına göre gelecekteki olaylar geçmişte ve şimdikiler kadar gerçektir – onlarla ilişki kuramasak bile.

Geleceğin neden açık göründüğünü açıklamak için metafiziksel resim kullanmakta başka bir problem daha bulunur. İnsan zihinleri, temel gerçekliğin neye benzediğini sezmeye yönelik donanımlı değildir. Genel olarak, olayların nasıl olduğunu anlamak için çok fazla empirik çalışma gerekir. Bir zamanlar havayı ağırlıksız, katı cisimleri maddeyle doldurulmuş olarak düşünmek çok doğaldı. Ancak havanın ağır olduğunu ve katı şeylerin çoğunlukla boş alan olduğunu öğrendik -ki öncesinde, bu şeylerin bize neden olduklarının aksine göründüğünü çok da iyi anlamlandırıyorduk. Bu tecrübelerimiz göz önüne alındığında, biz eğer zamanın esas doğasına doğrudan bir bakış açısına sahip olsaydık, bunun bizim için çok şaşırtıcı olacağını düşündürtüyor.

Peki, geleceğin neden açık göründüğünü başka neler açıklayabilir? Benim kendi yaklaşımım biraz sıra dışı. Özellikle birisinin kendi zamanından ayrılmadan önce zaten olmuş olan olaylarla etkileşimde bulunmak için zamanda geriye doğru yolculuk yaptığını gösteren, varsayımsal zaman yolculuğu hakkında düşünüyorum. Geniş fikir birliği, böyle bir zaman yolculuğunun dünyamızda gerçekleşmeyeceği, en azından yakın zamanda gerçekleşmeyeceği yönünde. Fakat filozoflar, özellikle On the Plurality of Worlds’ün (1986) yazarı olan Amerikalı David Lewis’ten bu yana, bu tür olayların ancak mantıksal olarak mümkün olduğunu savundular, kavramsal olarak tutarlı buldular. Sadece tek bir zaman çizelgesi kullanarak, zaman yolculuğunu içeren tutarlı hikâyeler anlatabiliriz. Bu yaklaşıma göre, zaman yolcuları Geleceğe Dönüş (1985) filminde olduğu gibi geri dönmez ve olayları oldukları halden diğerine dönüştürmez. Bunun yerine, zaman yolculuğu 12 Maymun’da (1995) gördüğünüze benzer: geleceği olduğu gibi yapan olaylara etki eden zaman yolcusunun geçmişte olmuş olduğu hal zaten olmuş olandır.

Zaman yolculuğu bize açık gelecek hakkında ne öğretebilir? Öncelikle, zaman yolculuğu “pespektifsel” ilişkisi olan geleceğin bariz açıklığını ileri sürer. Açıklık, sizin hangi bakış açısını benimsediğinize bağlıdır. 2020’de Yeni Yıl Günü’ndeki zaman makinesinde kaybolan Doktor Who’yu izlediğinizi söyleyin. Bakış açınıza göre, Yeni Yıl Günü’nden sonraki olaylar değişebilirken, Yeni Yıl Günü’nden önceki olaylar değişmez – yalnızca gelecek ‘açık’ olarak görünür. Ama Doktor Who’nun bakış açısını ele alın. Geçmişteki olayları etkileyebilir. Nereye inileceğine, kimin göreceğine ve ne yapılacağına karar verebilir. Bu yüzden geçmişin yönleri ona “açık” görünecek. Zaman yolcuları ve geri kalanımız zaman aracılığıyla farklı şekillerde seyahat ettiğimiz için, farklı kısımları “açık” görünecektir. Öyleyse, neyin açık göründüğünü bize izah eden zamanın metafiziksel bir özelliği değildir. Bunun yerine, zaman içinde nasıl ilerlediğimiz ve hangi olayları etkileyebileceğimizdir.

Geleceğin belirgin açıklığı, etkileyebileceğiniz şey olduğu anlamına gelir mi? Sebeplerin daima etkilerinden önce gelmesi (dünyamızda), gelecekteki olaylara bakış şeklimizi açıklamak için önemli bir şeydir. Ama bunun tüm hikâye olduğunu sanmıyorum. Tekrar zamanda seyahat edebileceğiniz bir dünyada olduğunuzu ve Saraybosna’da Arşidük Franz Ferdinand’a yapılan suikasttan dolayı üzüldüğünüzü hayal edin. Böylece, zaman makinenize atlıyorsunuz, 1914’e geri dönüyorsunuz ve suikastı önlemeye çalışıyorsunuz. Lewis’in standart argümanı, gerçekten önleyebileceğinizdir. Sebep? Çünkü zamanda seyahat eder etmez, suikast nedensel olarak etkileyebileceğiniz bir şeydir. Bunu önlemede başarılı olamayacağınız doğru olsa da (suikastın gerçekleştiğini bildiğimize göre), bu yapamayacağınız anlamına gelmez ama sonuçta, genellikle başarılı olamadığımız şeyleri yapabiliriz. Eğer Lewis haklıysa ve nedensellik tek başına zaman hakkındaki sezgilerimizi açıklarsa, o halde zaman gezginleri tüm geleceği açık olarak deneyimleyeceklerdir. Ancak, bana göre, bu tam olarak doğru değil. Ne olacağını çok iyi bilen bir zaman yolcusu, gelecekteki tüm olayları kavramak için makul şekilde düşünemez. Şimdi yaptığı seçimlerden bağımsız olarak olayın gerçekleştiğini gösteren kayıtlara sahip, 1914’teki Ferdinand suikastın sonuçlarını yaşamış olan makul bir zaman yolcusu suikastın her ne yaparsa yapsın gerçekleştiğinden emin olacaktır. Eğer bu argüman doğruysa, geleceğin bize açık görünmesinin nedeni sadece onu etkileyebileceğimiz için değildir. Aynı zamanda, dünyamızdaki geleceğe ait anılarımız ve kayıtlarımız olmadığı içindir. Geleceğin açık olduğunu anlamamıza katkıda bulunan şeyin bir kısmı, bizim cehaletimiz gibi görünüyor.

Fakat belki tüm bunların yanında; zaman yolculuğu şu an için pratik bir olasılık değil, bu yüzden bizi gelecekteki mevcut tecrübemiz hakkında bilgilendirmek, pek bir şey ifade etmiyor. Ancak, gelecekle ilgili güvenilir bilgiye sahip olmamızın başka yolları da var. Yapay zekâ ile öğrenme algoritmaları oldukça gelişmiş hale gelirse, harcama alışkanlıklarımız gibi ne yapacağımızla ilgili genel eğilimleri değil, aynı zamanda hangi arabayı alacağımız, çocuklarımızı hangi okula göndereceğimiz ve nereye tatile gideceğimiz gibi belirli seçimleri de güvenilir bir şekilde tahmin edebilirler.

Bir sonraki satın alacağınız büyük şeyin size söylenildiğini hayal edin. Bunun görünürde özgürlüğünüzün üzerinde bir etkisi olmayacağını düşünebilirsiniz. Elbette fikrinizi değiştirebilir ve başka bir şekilde karar verebilirsiniz; özellikle de tahmin size açıklandığı için. Ancak tahminin ayrıntılı olarak yapıldığını ve sadece bir seçeneği değil, yaşamınızın gelecekteki tüm tarihini, ayrıntılarıyla ortaya çıkardığını hayal edin. Bu kâhinin, tahmin edicinin bilginizin nasıl karar vereceğiniz üzerindeki etkisini nasıl hesaba katacağını bildiğini hayal edin. Hipotezim, bu tür tahminlerle karşılaşmanın tecrübemiz üzerinde derin bir etkiye sahip olacağı ve geleceğin işlenebilirliği hakkındaki algımızı yıpratmaya başlayacağıdır.

Bu açıklamayı gerçekten inandırıcı hale getirmek için daha fazla şey söylemem gerekiyor. Bununla beraber göstermeyi umduğum şey, fiili dünyadaki zaman tecrübemizi açıklamanın önemli bir entelektüel proje olduğudur. Zamanı tecrübemizin bir diğer zaman tecrübesiyle bağlantılı olabileceğindeki asimetrinin nasıl olduğunu doğrudan düşünmemize izin verdiği için, zaman yolculuğu görüşleri önemlidir.


Not: Bu içerik ilk olarak Mahalle Mektebi Dergisi‘nin 52.sayısında yayınlanmış olup ilgililerden gerekli izinler alınarak yayınlanmaktadır.

Kaynak: Alison Fernandes, “The future seems wide open with possibilities – but is it?”, (Erişim Tarihi: 17.03.2020) https://aeon.co/ideas/the-future-seems-wide-open-with-possibilities-but-is-it, Çevirmen: Gülsüm Esen

İleri Okuma:
-Zikri Yavuz, Tanrı, Ezelilik ve Zaman, İlahiyat yay.,
-Taner Beyter, Zaman Nedir? Gerçek mi Yoksa İllüzyon mu?, https://evrimagaci.org/zaman-felsefesi-zaman-nedir-zaman-gercek-mi-yoksa-sadece-bir-illuzyon-mu-7988

1 Yorum

  1. Emeğiniz için tebrik ederim ama inanılmaz dolandırılmış bir uslüb kullanılmış makalede.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Doğrulama Yanılgısı – Muhammet Şavklıyıldız

Sonraki Gönderi

Nozick’in “Doğruluk Takibi” Teorisi Gettier Problemi’ni Çözebilir Mi? – Berk Celayir

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü