“Güvencelenmiş Hristiyan İnancı”na Eleştiriler – Jonathan David Garner

//
850 Okunma
Okunma süresi: 4 Dakika

Alvin Plantinga eğer Tanrı varsa, O’nun muhtemelen, uygun temel * bir şekilde bilinebileceği fikrini savunmaktadır. Böylece doğal olarak, eğer RAB var ise, O da muhtemelen uygun temel bir şekilde bilinebilirdir.

Plantinga’nın “güvencelenme”, “güvence altına alınma” ** modeli, (yani doğru inanç bilgisini, bilgi yapan özelliğe sahip olma), onun yaklaşımında oldukça önemli bir yeri olan bir epistemik dışsalcılıktır.

Bunun yanı sıra bildiğimiz kadarıyla, Tanrı (eğer var ise), O’nu kanıta dayalı bir şekilde çıkarım yoluyla bilmeye yönelmemizi tercih ederdi. Plantinga, Tanrı’nın, çıkarımsal olmayan bir temelde O’nun bilgisine sahip olmamızı tercih edeceği önermesini hiçbir zaman savunmamıştır.

Diğer yandan Plantinga, bilişsel yetilerimizin bir parçası olarak, bir “Tanrı-kavrayıcımız/algılayıcımız” (Tanrı’nın varlığına duyarlı olmak ima ediliyor) olduğunu ileri sürer. Plantinga bununla, yalnızca, Tanrı’ya dair bir farkındalığa sahip olduğumuzu söylemiyor. O, bundan ziyade, sensus divinitatis adı verilen, ilahi olanı tanımaya ve onun farkında olmaya yönelik belirli türden bir yetiye sahip olduğumuzu ileri sürüyor.

Fakat Plantinga, böylesi bir yetinin varlığı lehine herhangi bir argüman veya kanıt sunmamaktadır. O yalnızca, Tanrı’nın farkında olmayan insanların Tanrı’yı bastırdıklarını veya demin bahsettiğimiz (ilahi olan duyarlı olma) yetilerine zarar verdiklerini söylüyor. Ancak ne yazık ki bu iddia ile Plantinga, inançsızlığın dağılımını ve inançsızlığın demografik özelliklerini açıklamış olmuyor.

Alvin Plantinga (1932-…)

Plantinga, Hristiyan inancıyla ilgili olarak ise, Kutsal Ruh’un Hristiyanlığın doğruluğuna işaret ettiğini söyler: Fakat aynı şekilde yine, Kutsal Ruh’un var olduğuna dair herhangi bir argüman veya kanıt sunmamaktadır.

Bu sebeplerden ötürü Plantinga inşa ettiği yaklaşımıyla ilgili temel itirazlarımdan biri, “Eğer Tanrı varsa, o halde O’nun var olduğunu muhtemelen bilebiliriz.” gibi büyük koşullu ifadeler öne sürmesidir. Bu ifadelerin pek bir anlamı yok, çünkü bir şeyi bilmek için onun doğru olması gerekir. İşten tam da bu sebepten dolayı, herhangi birinin Tanrı’nın var olup olmadığını bildiği o kadar açık değil. Henüz, birinin Tanrı’nın var olduğunu düşünebileceğinden bahsetmedim bile, kişinin epistemik inanç seviyesi yüksek olmadığı için, bu, bilgi olmayabilir.

Bu nedenle, Plantinga, Tanrı’nın var olduğunu muhtemelen bildiğini iddia edebilmesi için Tanrı’nın var olduğunu göstermesi gerektiğini kabul ediyor. Bunun karşılanması gerekilen önemli bir yükümlülük olduğunu söylüyor. Bu, Plantinga’nın başvurduğu ilginç bir çifte standarttır çünkü o, diğer (epistemik) gerekçelendirme veya güvence altına alma modellerini eleştirirken, “Niçin böyle bir şey düşünelim ki?” gibi şeyler söyler. Görünüşe bakılırsa Plantinga’nın böylesi bir tutarsızlık içinde olduğunu fark etmemesi, biraz sinir bozucu olabilir.

Ayrıca, Plantinga, Müslümanların ve Hinduların da onunkine benzer bir epistemik güven-altına alma modeli inşa edebilmesi gerçeğinden hiç de rahatsız değil gibi. Bu biraz tuhaf, çünkü onun Tanrı inancının gerekçelendirilmiş ve temel olduğuna dair daha önceki yaklaşımı ile ilgili benzer problemlerden biri de bu. (Plantinga fikrini değiştirdi, o artık, gerekçelendirmeyi elde etmenin oldukça kolay olduğunu ve bunun bilgi/garanti-altına almadan farklı olduğunu düşünüyor.

Sonuç olarak, Plantinga’nın Tanrı inancının uygun temelde olması gerektiğine dair daha önceki çalışmaları, (en azından benim için) çok daha akla yatkın ve makuldü. Böyle olmasının sebebi belki de, daha evvel ki yaklaşımının birçok açıdan daha tutarlı ve ılımlı olmasıydı. Örneğin, daha önce o, Hıristiyan Tanrı’sına yönelik inancın uygun temelde olduğunu kanıtlamakla pek ilgilenmiyordu. Ayrıca bu dönemdeki çalışmalarında Plantinga, bilgiden ziyade epistemik gerekçelendirmeye odaklanıyordu ve ilkini kanıtlamanın ikincisinden daha kolay olduğu açık görünüyor. Fakat elbette bu, Plantinga’nın bahsettiğimiz erken dönem yaklaşımının geçerli olduğu anlamına da gelmez. ***


Çevirmen Notları

*properly basic (uygun temel): “Uygun İşlevsecilik” ve “temel inanç” kavramları Plantiga’nın epistemoloji anlayışı için oldukça temel iki terimdir. Bu terminolojiye atıf yaptığı için “uygun temel” şeklinde bir kullanımı kullanmayı tercih ettik. Kısaca, bir doğru inancın uygun temelde olup, yani bilgi olabilmek gerekli olan tüm (bilişsel veya dışsal) koşulları sağlayıp epistemik olarak yüksek bir statüye erişmesi ima edilir.

**Warranted Christian Belief’ı Plantinga’nın Reformcu Epistemoloji anlayışının Hristiyan inancıyla ilgili kısmının anahtar terimlerinden biridir. “Warrranted” kavramını temellendirilmiş veya gerekçelendirilmiş epistemik statüsü yüksek olan inanç olarak tanımlamak mümkündür. Türkçe kullanımı “Güvencelenmiş” olarak literatürde oturmuştur.

*** Plantinganın bu epistemik kavramları ve dini epistemoloji anlayışına daha yakından bakmak için;


Jonathan David GarnerObjections to “Warranted Christian Belief”, Erişim Tarihi: 10.05.2021)

Çevirmen: Taner Beyter

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Felsefe Mühim midir? – Walter Sinnott-Armstrong

Sonraki Gönderi

Özgür İrade ve Tek Tanrıcılık: Ne Onla Ne De Onsuz – Jonathan David Garner

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü