Kültürel Görelilik: Kültürel Normlar Eylemleri Doğru veya Yanlış Yapar mı? – Nathan Nobis

//
1872 Okunma
Okunma süresi: 17 Dakika

Şu kültürel uygulamaları bir düşünün:

Görücü usulü evlilikler; kadın sünneti, erkek sünneti; kadınların peçe veya çarşaf giymelerini istemek; ceza olarak dayak; balina ve yunus avcılığı; kedi ve köpek yemek; et yemek; insan kurban etmek; tarih boyunca verilen ağır cezalar. [1]

Pek çok okuyucu, en azından bunlar gibi bazı uygulamaları ahlaki açıdan yanlış olarak değerlendirecektir. Ancak bunu açıkça söylerlerse şöyle bir yanıt alabilirler:

Kültürlerin uygulamalarını yargılama! Bu onların kültürü, onların gelenekleri, bu yüzden yaptıkları hoş görülmelidir!

Bu tarz şeyler söyleyen insanlar, kültürel görelilik [2] denilen bir etik teorisine sempati duyuyor olabilirler. Bu makalede bu teori tanıtılacaktır.[3]

1. Kültürel Göreliliği Anlamak

Kültürel görelilik, etik olanın kültürel tutumlara bağlı olduğunu veya bunlara göre belirlendiğini öne sürer:

  • Eğer bir kültür insanların bir eylemi yapmasını onaylamıyorsa o kültürdeki insanların o eylemi yapması yanlıştır;
  • Eğer bir kültür insanların bir eylemi yapmasını onaylıyorsa o kültürdeki insanların o eylemi yapması yanlış değildir.[4]

Kültürel görelilik, farklı kültürlerin bazen farklı etik görüşlere sahip olduğu veya insanların bir eylemin ahlaklılığı hakkında inandıkları, düşündükleri veya hissettiklerinin bazen içinde bulundukları kültüre “göre” olduğu herkes tarafından doğru olarak kabul edilen ampirik bir gözlem değildir.

Kültürel görelilik, eylemleri doğru ve yanlış yapan şeyin ne olduğuna dair bir teoridir. “Yargılama!” ve “hoşgörülü ol!” gibi yukarıdaki tepkiler buna dayandırılabilir ve şöyle bir akıl yürütülebilir:

Diğer kültürlerdeki insanlar yanlış bir şey yapmıyorlar çünkü etik, kültürel tutumlar tarafından belirleniyor. Bu yüzden yargılanmamalı ve hoşgörüyle karşılanmalılar.

2. Kültürel Göreliliğin Çıkarımları

Kültürel göreliliği, onu takip eden düşünceleri izleyerek daha iyi anlayabiliriz:[5]

Kültürel görelilik doğru veya kesinse o zaman:

  1. Çoğunluğun görüşü herhangi bir ahlaki konuda her zaman doğrudur;
  • Görelilik, çoğunluğun görüşünü o kültürde etik olarak doğru olanla özdeşleştirir. Bu nedenle çoğunluğun görüşü ne olursa olsun her zaman doğrudur.

2. Çoğunluğun görüşlerini eleştiren ve değişimi savunan insanlar her zaman yanılıyorlardır:

  • Göreliliğe göre çoğunluğun görüşleri her zaman doğru olduğundan onları eleştiren herkes yanılıyor olmalıdır.

3 .Neyin etik olduğunu kamuoyu yoklaması belirler;

  • Göreliliğe göre bir eylemin etik olup olmadığını anlamak için çoğunluğun görüşünü öğrenmek adına kamuoyu yoklaması yaparız: araştırmaya, derin düşünmeye veya bilgelerin rehberliğine ihtiyaç yoktur.

4. Sadece kültürel değişim vardır, asla ilerleme veya gelişme yoktur:

  • Göreliliğe göre örneğin köleliği onaylayan bir kültür varsa o zaman o kültürde kölelik yanlış değildir. Bu kültür bir gün köleliği reddederse artık kölelik yanlış olur ancak bu ahlaki bir gelişme ya da ilerleme değildir çünkü daha önceden kölelik göreliliğe göre yanlış değildi; sadece bir görüş değişikliği yaşandı.

Çoğu insan bu çıkarımların göreliliğin yanlış bir teori olduğunu gösterdiğini düşünüyor çünkü çoğunluğun görüşü her zaman doğru değildir; kültür eleştirmenleri bazen haklıdır. Kamuoyu yoklamaları bize neyin gerçekten etik olduğunu söylemez ve kültürel görüşler gerçekten iyileşebilir ve maalesef gerileyebilir de.

3. Kültürel Görelilik İçin Argümanlar

Kültürel görelilik için ne söylenebilir? Bu teoride çekici olan nedir?

3.1. Hoşgörü

Bazı insanlar, kültürel göreliliği kültürel farklılıklara karşı hoşgörülü ve kucaklayıcı olmamız gerektiği gerekçesiyle savunuyorlar.

Bu akıl yürütmeyle ilgili bir sorun, (neredeyse?) hiçbir kültürün, ne olursa olsun her şeyi hoş görmemiz ve kabul etmemiz gerektiğini savunmamasıdır. Dolayısıyla, evrensel hoşgörü ve kucaklama ilkesi, etik standartların evrensel değil, kültüre bağlı olduğunu savunan görelilikle çelişir. Hoşgörülü olmamız ve her şeyi kucaklamamız gerektiğini düşünmek, göreliliği reddetmektir.

Göreliliğe göre, yalnızca kültürümüzün kabul ettiğini kabul etmeli ve buna hoşgörü göstermeliyiz. Pek çok kültür yukarıdaki eylemlerin birçoğunu kınadığından görelilik, bu yargıları reddeden insanların (yukarıdakiler gibi hoşgörüyü teşvik edenlerin) genellikle yanıldıklarını ima eder. Dolayısıyla, kültürlerimiz daha da kucaklayıcı ve hoşgörülü olacaksa göreliliği reddetmeliyiz.

3.2. Anlaşmazlıklar

Herkes kültürler arasında bazı derin etik anlaşmazlıklar olduğunu gözlemler. Görelilikçiler, bu olgudan göreliliği kabul etmemiz gerektiği sonucuna varırlar.

Ancak bu mantık şüphelidir. Genel olarak, bir konuda anlaşmazlıklar olduğunda en fazla bir “taraf” doğru olabilir:[6] örneğin, bir kişi Dünya’nın küresel olduğuna ve bir diğeri Dünya’nın düz olduğuna inanıyorsa ikisi de doğru olamaz. Görelilikçiler, en fazla bir “tarafın” doğru olduğunu düşünmeleri gerektiğinde herkesin haklı olabileceğini öne sürerler.[7]

Ama hangi tarafın haklı olduğunu nasıl anlayabiliriz? Her iki taraftaki argümanları bir inceleyelim: örneğin, kadın sünnetini destekleyen kültürler, bu uygulama için iyi nedenler sunuyor mu? Yoksa karşı argümanlar daha mı güçlü?[8]

Pek çok konuda, argümanları gerçekten adil ve dengeli bir şekilde anlamak ve değerlendirmek zordur. Ancak bu zorluklar ne olursa olsun zor etik soruları yanıtlamayı “bir kamu yoklaması yapın” [9] diyerek basitleştiren kültürel göreliliği desteklemez.

Son olarak, bazı insanlar zorlayıcı sorunlardan kaçınmaya çalışmak için göreliliğe başvurabilir: eğer görelilik doğruysa bu basit bir “çoğunluk kuralıdır” ve araştırmaya ve tartışmaya gerek yoktur.[10]

4. Sonuç

Kültürel görelilikçiler, bazen kültürel farklılıklara karşı daha hoşgörülü ve kucaklayıcı olmamız gerektiği konusunda haklıdır.[11] Başka kültürlerde yapılan bazı şeyler bize yabancıdır ve tuhaf görünebilir. Ancak “farklı”, “yanlış” ile aynı şey değildir ve görelilik hakkında bilgi edinmek bize bunu hatırlatabilir.

Bununla birlikte bazı kültürlerin bir şeyi onaylaması, o şeyin iyi olduğu anlamına gelmez. Bireyler gibi kültürler de bazen çok yanlış olan uygulamaları onaylar: onlar da mükemmel değil, biz de değiliz.

Kültürel göreliliği reddetmek genellikle etik gerçekçiliği kabul etmeyi içerir ki bu da etik olanın kültürel tutumlarla değil “nesnel” faktörler tarafından belirlendiği görüşüdür (örneğin, eylemlerin onlardan etkilenenler için zararlı mı yoksa faydalı mı olduğu veya eylemlerin ilgili herkesin rızası ile ve diğer nesnel hususlar göz önüne alınarak yapılıp yapılmadığı vb.).

Asıl felsefi ilgi, bazı kültürlerin bir eylemi onaylaması veya onaylamamasına değildir, bu kültürlerin eylemleri onaylayıp onaylamama nedenlerinedir. Destekledikleri şey için iyi argümanları var mı? Bizim iyi argümanlarımız var mı? Etiğin asıl sorusu budur.


Dipnotlar

  • 1. Bu kültürel uygulamalar hakkında bilgi için bkz. Wikipedia, “Arranged marriage”; Brian Earp, “Boys and girls alike: An un-consenting child, an unnecessary, invasive surgery: is there any moral difference between male and female circumcision?” ” Aeon, 13.01.2015 ve Brian Earp, ““Does Female Genital Mutilation Have Health Benefits? The Problem with Medicalizing Morality.” Oxford Üniversitesi Pratik Etik blogu, 15.08.2017; James Vyver, “Why do Muslim women wear a burka, niqab or hijab?” ABC News, 17.08.2017; Wikipedia, “Caning in Singapore”; Natasha Daly, “Japan’s controversial annual dolphin hunt begins,” National Geographic, 09/09/2021; Justin McCurry, “Japan resumes commercial whaling for first time in 30 years. The Guardian, 06/30/2019; George Petras. 2/25/2019. “South Koreans eat more than 1 million dogs each year — but that’s slowly changing. Here’s why. Young Koreans lead efforts to end a centuries-old practice.” USA Today; Melanie Joy, Why We Love Dogs, Eat Pigs, and Wear Cows: An Introduction to Carnism, Red Wheel, 2020; Wikipedia, “Human sacrifice”; Greta Christina, “How Religious Fundamentalism, Ironically, Leads to a Screwed-Up Moral Relativism,” The Orbit, 4/17/2014.
  • 2. Kültürel görelilik, bir etik teorisi veya normatif etik teorisidir. Bu tür teoriler, genel olarak, eylemlerin neden yanlış (veya doğru veya izin verilebilir) olduğunu ve onları neyin böyle yaptığını açıklamaya çalışır.
    “Kültürel görelilik” bazen “etik görelilik”, “ahlaki görelilik” ve hatta bazen sadece “görelilik” olarak da adlandırılır. Bunlar, gerçekten doğru ve yanlış olanın (doğru ve yanlış olduğuna inanılanın değil) kültürel onaya bağlı olduğunu veya ona göre belirlendiğini öne süren aynı görüşün isimleridir.
    Göreliliğin başka bir biçimi, bazen (ama bazen de değil) “etik öznelcilik” olarak da adlandırılan “bireysel görelilik”tir. Bu görüş, kişinin doğru ve yanlışının, o kişinin kendi onayına bağlı olduğunu veya ona göre belirlendiğini savunur. Bireysel görelilik çok mantıksızdır çünkü örneğin, bir kişi kendisinin katil olduğunu onaylıyorsa ve ona göre bir katil olmak yanlış değilse eylemi yapan kişi yaptıklarını onayladığı taktirde herhangi bir eyleme ahlaki olarak izin verilebilir.
    Sadece “görelilik” olarak adlandırılan başka bir görüş, biri veya bir grup bir iddiaya inanırsa, bu iddianın doğru olduğunu iddia eden “hakikat hakkında görelilik”tir. Ancak bu görüş de doğru değildir çünkü inanç ve gerçek farklıdır ve dolayısıyla herhangi birinin doğru olduğuna inandığı veya doğru olduğunu düşündüğü şeyin aslında doğru olması gerekmez. Örneğin, içtenlikle ve güvenle bir milyarder olduğunuza inanmak, sizi bir milyarder yapmaz veya birinin sizin öldüğünüze ya da hapse atıldığınıza inanması sizi öldürmez veya hapse atmaz. Genellikle, birisi bir şeyin “kendisi için doğru” olduğunu veya “kendi gerçeği” olduğunu söylüyorsa aslında neyin doğru olabileceği veya olmayabileceği hakkında inandıklarını veya düşündüklerini ifade ediyordur. Daha fazla tartışma için bkz. Huemer, Michael. “Relativism: What is this Nonsense?” Fake Noûs, 25 Aralık 2021.
  • 3. Bu makalede tartışılan görelilik anlayışı, James ve Stuart Rachels tarafından Elements of Moral Philosophy ders kitabında ve ayrıca James Rachels’in The Right Thing to Do şeçmelerindeki “Some Basic Points About Arguments” bölümünde geliştirilen ve tartışılan versiyondur.
  • 4. Kültürel görelilik bazen “bir kültür bir eylemin yanlış olduğuna inanıyorsa o kültürde o eylem yanlıştır” ve “eğer bir kültür bir eylemin yapılabilir olduğuna inanıyorsa, o kültürde o eylem yapılabilir” şeklinde sunulur.
    Ancak görüşün bu ifadesi mantıklı olmamakla birlikte yanlıştır çünkü göreliliğin ne olduğuna dair bu öneride “bir eylemin yanlış olduğuna inanmak” nedir ki? Bir kültür bir eylemin yanlış olduğuna inansaydı, burada aslında neye inanıyor veya neyi düşünüyor olurlardı? “Yanlış”ın ne anlama geldiği hakkında ne düşünürlerdi?
  • 5. Kültürel göreliliğin gerçekte ne olduğunu basitçe anlama konusunda daha derin endişeler vardır.
    Kültürel görelilik, etiğin kültürlerin tutumlarına bağlı olduğunu iddia eder ancak bir kültürün tutumları tam olarak nedir? Bir tutumun kültürün temsilcisi olarak kabul edilmesi için nüfusun yüzde kaçının bu tutumu benimsemesi veya bu tutumun ne kadar yaygın olması gerekir?
    Ve zaten bir kültür nedir ki? Bir kültürün parçası olmak nedir? (Yeni bir kültürdeki bir ziyaretçi “o kültürün bir parçası” mıdır?).
    Kültürler nasıl tanımlanırsa tanımlansın (birey ve görüşleri kültür olarak kabul edilebilir mi?), her birey farklı kültürlerin bir üyesidir ve genellikle aynı eylemler üzerinde farklı tutumlara sahiptir. Örneğin, bazı üniversite öğrencilerinin “muhafazakar”, “geleneksel” bir dinin parçası olduğunu varsayalım. Üniversite öğrencisi olarak kültürleri, dini kültürlerinin onaylamadığı şeyleri onaylayabilir ve aynı şekilde bunun tersi de olabilir. Bu nedenle, bu içsel kültürel çatışma vakalarında kültürel göreliliğin onlardan hangi eylemi gerçekletirmelerini gerektireceği belirsizdir. Bir içsel çatışma durumlarında hangi kültürü “takip etmelidir”?
    Kültürel göreliliği tanımlamaya ilişkin bu ilginç, teorik sorulara burada değinilmeyecektir.
  • 6. Anlaşmazlık durumlarında en fazla bir genel konumun doğru olduğu kuralının olası bir istisnası, estetik anlaşmazlıklar, yani neyin en güzel, çekici veya hoş olduğu konusundaki anlaşmazlıklardır.
    Örneğin, bir kişi bir albümdeki ilk şarkının en iyi şarkı olduğunu düşünebilir, ancak arkadaşı da o şarkının en kötü olduğunu düşünebilir. Aynı fikirde değil gibi görünüyorlar ancak bu durumda ikisi de doğru değilmiş gibi görünebilir: Bazen söylendiği gibi “güzellik bakanın gözündeyse” hiçbir şarkı “nesnel olarak” en iyi değildir: bu sadece birinin neyi sevdiğine bağlıdır ve genellikle farklı şeyleri severiz.
    Estetik yargıların bir teorisi, bu yargıların kişilerin hoşuna giden veya çekici bulduğu şeylerle ilgili olmalarıdır. Yani bu görüşte, bir kişi “en çok bu şarkıdan keyif alıyorum” derken diğeri “en çok bu şarkıdan zevk almıyorum” diyebilir. Bu görüşe göre, ikisi de sadece kendilerini en çok memnun eden şeylerden bahsettikleri için gerçekten aynı fikirde değillerdir: ikisi de neyi sevdiklerini doğru bir şekilde bildiriyor; ikisi de doğruyu söylüyordur.
    Bununla birlikte, bu görüş için bir zorluk, bazen insanların estetik yargılarında yanılabilecek gibi görünmesidir: örneğin, yeni başlayan bir şarkı yazarı, şarkılarının Dolly Parton’ınki kadar iyi olduğunu iddia ederse veya müzik kulağı olmayan bir şarkıcı Whitney Houston gibi bir şarkıcı olduğunu düşünüyorsa  ya da yerel bir kilise korosu, Mormon Tabernacle korosu kadar iyi olduklarını düşünüyorsa çoğu kişiye tüm bu yargılar yanlış gibi görünecektir. Eğer bunlar doğruysa, bu, güzelliğin tam olarak “bakan kişinin gözünde” olmadığı anlamına gelir çünkü neyin güzel, ya da daha çok ya da en güzel olduğuyla ilgili bazı yargılar yanlış olabilir. Ancak onları yanlış yapan şey, zorlu bir felsefi meseledir.
    Bununla birlikte, örneğin, en lezzetli dondurmanın ne olduğu, en iyi gitaristin kim olduğu veya birinin bir başkasından daha güzel veya çekici olup olmadığı konusundaki yargılar, birini öldürmenin yanlış olup olmamasından, bir yasanın adil olup olmamasından ve benzeri diğer ağır konulardan önemli ölçüde farklıdır.
  • 7. Etik anlaşmazlıklara verilen bir diğer yanıt, hiçbir şeyin yanlış olmadığı sonucuna varmaktır: “yanlışlık” diye bir şey yoktur. Etik gerçekçiler veya “hata teorisyenleri” olarak adlandırılan gerçekçilik karşıtları bu pozisyonu geliştirirler. Thomas Metcalf’ın Etik Gerçekçiliğine ve Ian Tully’nin Ahlaki Hata Teorisine bakın. Ahlaki hata teorisinin bir eleştirisi için, Oliver Traldia’nın “Bah Fortiori: On the peculiarly specific character of our moral outrage” bölümüne bakabilirsiniz.
  • 8. “What’s Culture Got to Do with It? Excising the Harmful Tradition of Female Circumcision” kitabında kadın sünnetinin uygulandığı kültürlerde bazen savunucuları tarafından bir gelenek olduğu için ahlaki olarak caiz olduğu, cinsel ilişkiyi azalttığı, doğurganlığı artırdığı ve doğumu kolaylaştırdığı, din(ler)in bunu gerektirdiği ve bu kültürlerde kadınları erkeklere karşı daha çekici kıldığı için kadın sünnetinin gerekli olduğunun savunulduğu görülmektedir.
  • 9. Görelilik için bir başka potansiyel motivasyon, insanların etik akıl yürütmenin daha iyi yöntemleri hakkında fazla bir şey bilmemeleridir. Çok az insan, görelilikten tartışmasız daha iyi olan etik teorileri kullanarak sorunları sistematik olarak ele almayı öğrendikleri etik dersleri alır. Bu tür sınıflarda, öğrenciler genellikle kültürel göreliliği reddeden etik teorilere maruz kalırlar bkz. Deontology: Kantian Ethics by Andrew Chapman, Consequentialism by Shane Gronholz, and John Rawls’ ‘A Theory of Justice’ by Ben Davies. bkz. Bu teorilerin birçoğunun olumlu anlayışlarını birleştirmeyi amaçlayan bir yaklaşım için bkz.Principlism in Biomedical Ethics: Respect for Autonomy, Non-Maleficence, Beneficence, and Justice by G. M. Trujillo, Jr.
    Bazı insanlar, eylemleri yanlış yapabilecek tek seçeneğin ya bireysel ya kültürel onay (yani görelilik) ya da Tanrı’nın onayı ve emirleri olduğunu varsayıyor gibi görünüyor: bu açıklama, ahlakın “İlahi Buyruk Teorisi” olarak bilinir. Bununla birlikte, belirtildiği gibi, yanlış eylemleri neyin yanlış yaptığına dair birçok başka makul açıklama vardır ve ilginçtir ki İlahi Emir Teorisi, göreliliğe yapılan itirazlara benzer bazı itirazlara tabidir. Çünkü her ikisi de bazı otoritelerin bir eylemi yanlış yapan veya yapmayan bir şeyi “öylesine”onayladığını veya onaylamadığını iddia eder.  Bkz. Because God Says So: On Divine Command Theory by Spencer Case.
  • 10. Bu ilgiyi dikkatli ve titiz tartışmalardan kaçınma girişimleri olarak gören göreliliğe yönelik ortak ilginin bu yorumu için, Satris’in (1986) “Öğrenci Göreliliği” (Student Relativism) dediği şeye ilişkin aydınlatıcı tartışmasına bakınız.
  • 11.Kültürel “muhafazakarlar” bazen “liberallerin” göreliliği kabul ettiğini iddia ederler çünkü liberaller “insanlar istediğini yapabilmeli”, “insanlar bunu yapmaktan hoşlanıyorsa bunu yapabilmeli” vb. ifadeler kullanırlar. Ancak fark etmedikleri şey, liberallerin bunu yalnızca yanlış olmadığını iddia ettikleri eylemler hakkında söylediğidir. Çünkü yanlış olmayan eylemler için insanların isterlerse bunları yapabilmeleri gerektiğini söylemek mantıklıdır. “Liberaller” biri saldırgan olmak veya nehre zehirli atık atmak istiyorsa bunu yapması gerektiğini iddia etmiyor. Dolayısıyla “muhafazakarlar” bazen, kulağa göreli gibi görünen, ancak gerçekten göreli olmayan iddiaların ileri sürüldüğü bağlamlar ve konular hakkında düşünmezler.

Referanslar

İleri Okuma ve Video Önerileri

İlişkili Makaleler


Nathan Nobis– “Cultural Relativism: Do Cultural Norms Make Actions Right and Wrong?”, (Erişim Tarihi: 20.06.2022)

Çevirmen: Beyza Nur Doğan

Boğaziçi Üniversitesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü'nden mezun oldu, Çeviribilim alanında yüksek lisansına devam etmektedir. İstanbul Kültür Üniversitesi'nde okutman olarak çalışmasının yanında çeşitli yayınevleri için sosyal bilimler alanında çeviriler yapmaktadır. İlgi alanları antropoloji, psikoloji ve başta din felsefesi olmak üzere felsefenin tüm alanlarıdır.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Hayvan Hakları ve Veganlık – Berk Efe Altınal

Sonraki Gönderi

Çocuklar İçin Felsefe – Michael Pritchard (Stanford Encyclopedia of Philosophy)

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü